RADİKALİZM
İnsanoğlu değişimin anahtarıdır, sistemler üzerinde ayrı bir sistem kurup, başka bir fikir ile alt edilinceye kadar kendi sistemini savunan ve böyle yaşayan yani kendine geçici bir atmosferler oluşturur.
Aynı bağlamda her ne kadar öyle gözükmese de insanlar kendi krallığını kurup bu krallığın tanrısı olmak isterler. Bu krallık için kendi sistemlerini gerek ideolojik gerek ise dini dayanaklar ile kurmak ister. Krallıkları o kadar sağlamdır ki onların ve takipçilerinin gözünde kıyamete kadar kalıcıdır. Ta ki aynı şeyden beslenen fakat kuralları daha baskın olan aynı düşünceye benzeyen fakat bu düşünceyi öne sürenlerin kendi hakimiyeti için tek doğru olarak sistemin kendilerinin elinde olmasını savunur, bu radikal bir yaklaşıma örnek verilebilir.
Herkesi ele geçirdikten sonra korku ile yönetir, ya bendensin yada öleceksin mantığı ile yürütülür demokrasi ve diğer süslü ve içi boş terimleri bile içinde barındırmaz.
Bu radikal sistem tamamıyla eski tip kanunlar ile çalışır, değiştirilemez hatta değiştirilmesi büyük bir bozguna neden olur.
Ve bu radikalizmin zıt kutbu olan anarşizm doğar beyinlerde, sistemin kurallarını tanımayan bu siyah isyan aslında radikalizm den pekte farklı değildir sadece insanları kısıtlayan yasaları, sınırları ortadan kaldırır ve kendi sistemini hümanizm ile korur.
Yukarıdaki konular doğaya ters olmakla birlikte, bizim tersliğimizi daha da arttırıp bencil hareketler etmemize neden olacaktır. Hiç bir sistem herkesi memnun edemez, kendimizi tanımayan bizler başkaları için nasıl iyilik yapabiliriz?
Doymayan bir arzu için insanların oyuncak edildiği bir dünyada yaşıyor ve ölüyoruz. Daha iyi markalı telefonlar için Afrika’daki insanların hammadde madenlerinde ölümüne çalışmalarına neden oluyoruz.
Kapitalizm, sosyalizm, anarşizm vb. sistemler ve yeryüzündeki hali hazırdaki bir çok sistem, temelinde egoizm yatan ve bunu beslemek için birbirlerini besleyen ağlardan başka bir şey değildir, olay katının sıvıya ve oradan gaza dönüşmesi gibi birbirine bağlı hal değişimlerinden başka bir şey de değildir. Burada onları değiştiren yegane unsur insan doğasına etki eden düşünce ve duygusal hal değişimleridir.
İnsan mümkün mertebe kendini bilmeli.
Hepimizin elinde bir bıçak, başkalarına kurban gözüyle bakıyoruz, fakat kişinin kendisi hem İbrahim hem de kurbandı.