80’li yıllar ve daha da önceleri kadın olmak şimdinin şartlarından daha zor dense de o zamanlarda kadın ve erkeklerde de uğraş sadece tekti. Sadece sade hayatlarını kurgulamak ve hayatta kalmak için çalışıp yetecek kadar yemek derdindeydiler. Kadınlar için o zamanlarda hayat tek düze; evde ev işi ve çocuk büyütmek ve eşlerini beklemekle geçerdi. Sadece eşinin geliri düşükse kadın çalışırdı ve hatta çalışan kadına acınırdı. Çalışan bir kadının evine, eşine ve çocuklarına bakamayacağı düşünülürdü. Kadın sadece bekârken çalışabilir evlenince evinin kadını olabilirdi. Çünkü toplumsal kurallar kadına bu rolü biçmişti.

Yıllar geçmiş ve toplumsal duruş değişmişti. Hayat eskiye göre daha zorlaşmış olsa da bir o kadar da teknolojik değişimlerle hayatlar kolaylaşmıştı. 90’lı yılların başlarında sistem ve toplum kadının sadece evde olmasına izin vermedi. Artık çalışmalı, ekonomik olarak özgür olmalıydı. Artık çalışan kadına değil evde oturup ev işi yapan kadına acınılmaya başlanılmıştı. Önce üniversite okumaya daha sonra çalışmaya başladı. Bu kadının hoşuna gitmişti. Çalışıyor, istediği gibi harcıyor ve özgürce geziyordu. Artık çalışan kadın evli olmak yerine bekâr ve özgür olmayı seçiyordu. Çalışan kadın işinde çok başarılı olmak için erkeklerden daha fazla çalışıyor ve yükseliyordu. Zirveye ulaşmasına az kalmıştı. Birçok şirkette önce orta kademe sonra üst kademe yönetici kadın oldu. 90’lı yılların sonlarına gelindiğinde şirketlerde çok başarılı ama bekâr 30’lu yaşlarda kadınlarla dolmuştu. Sisteme ayak uydurmak için çalışan kadına bu da yetmemişti, çıtayı biraz daha yükseltti. Artık hem evli hem de başarılı çalışan kadın olmalıydı.

 

Çalışan kadın bu yeni ve koşturmalı hayata da alışmış ve çok yorulmasına rağmen mutlu olmuştu. Çünkü genlerinde sahiplenme ve annelik duygusu geziyordu. Zaman hızla geçiyor ve çalışan kadın bu elde ettiği başarı ve mutlulukla da yetinmedi çünkü anne olmak istiyordu Tüm bu zor şartları göze alarak işinde ve evinde aksama yapmadan hamileliği de yeni sisteme göre yaşamaya başladı. Âmâ bu mükemmeliyetçilikte yine çok başarılı yine çok güzel bir eş olarak devam etmeliydi. Şimdi de kendini sağlıklı hamilelik yoga ve nefes çalışmaları derken daha büyük bir koşturma içinde buldu. Sistem çalışan kadını hem hamile hem de güzel olması için yönlendirdi. Özel hamile diyetisyenlerine koşulup özel hamile diyetleri alındı. Bol bol kivi yenmeye başlandı. Eskisi gibi börek, tatlı, turşu, erik aşerilmiyordu Çalışan kadın bebeğini eski usul büyütmeyecekti. Hemen onlarca hamilelik, bebek büyütme kitapları alındı, birçok internet sitesine üye olundu. Yoga ve anne-baba kurslarına yazılındı.

Çalışan kadın artık anneydi. 3-4 aylık izinden sonra öldürücü diyetlerle zayıflayarak işbaşı yapmıştı. Artık başarılı bir yönetici, iyi bir eş ve anne olarak 24 saat çalışıyordu. Bebek büyüdükçe sosyalleşmesi için çalışan kadın cumartesilerini çocuğuna ayırdı. Artık tüm anneler topluca etkinliklere katılmaya başladılar. Yaş günü partileri, tiyatrolar, piyano dersleri, basketbol, tenis ve yüzme kurslarının biri bitip diğeri başlıyordu. Çalışan kadına buda yetmedi ve çıtayı biraz daha yükseltti. O artık evinde katkısız sağlıklı ekmekler, reçeller yapmalı, organik gıdalarla vitamini bol yemekler hazırlamalıydı. Bütün çalışan kadınlar yemek yapma kurslarına koşmaya başladılar. Evlerine ekmek yapma makinaları aldılar. Toplantı aralarında birbirlerine yemek tarifi vermeye başladılar.

Tüm bu olanlar aslında kadının hayata karşı hırsı gibi dursa da tamamen özünde olan kadınlığı şimdiki zorlu hayata uydurmaya çalışması ve biyolojik isteklerini aralara sıkıştırması başarısının gerçekleştirme hikayesidir. Kadın gerçekten kadın olmayı istiyor ama yeni hayat buna artık müsaade etmiyor. Çünkü yeni hayat düzeninde kadın erkek yok! insan var. Bu insan dediğimiz varlık birbirini tamamlarsa tam anlamı ile insan olabiliyor yoksa erkek ve kadın olarak iki ayrı ırkmış gibi yaşama devam ediyor. Bu nedenle kadın her zaman mücadeleye devam etmek zorunda.

Peki kadın bu devrelerden geçerken erkek  ne mi yaptı?. İlk çağlardan beri evine avlanarak veya çalışarak bakan bakmaya çalışan erkek bu çıtayı pek yükseltmedi..

…80’lerde, 90’larda ve 2000’lerde hiç değişmedi. Hep bira içiyor, maça gidiyor ve tv izliyordu.