İnsan bir istek abidesidir, sınırsız ihtiyaç için sınırsız hammadde yaratılmak istenmiştir ve bu sisteme kapitalizm denir. Anlayacağınız üzere bir sistem sadece insanın bencilliğine hitap ettiği sürece ayakta kalmaktadır fakat nereye kadar.

Dünya artık tek bir ülkeymiş gibi olmaya başlıyor ve farklı toplumlar birbirini tanıma fırsatı yakalıyor, kendini diğer toplumlar ile kıyaslıyor ve ne kadar sömürge altında yaşadığını idrak ediyor. Üstüne bulunduğu ülkenin baskıcı politikası kendini hissettiriyor ise toplumun artık kırılma noktasına gelmemesi için hiçbir neden kalmıyor.

Kapitalizmin kurucu babaları bunun farkında ve bunun yıkılacağını biliyor, bunun için ‘Yeni Dünya Düzeni’ adında bir sistem oluşturmak istiyorlar, Komünizm ve Sosyalizmin yıkamadığı bu sistem ne oldu da kendinin şimdi yıkılacağını anladı ve bunun için çalışmalar üretiyor.

Bunun tek bir nedeni bulunmaktadır yukarıda da bahsetmiştik, kapital yaşam insan egosuna paralel yapılmış bir sistem, insanın arkasından koşturduğu istekler sistemi ve o kadar bencil ki bir insana dünyada hitap edebilecek en büyük yaşam biçimi, tıpkı bir insan gibi.

Şimdi kendi konumuza dönelim, bu sistem kendini neden değiştirme çabasında ve her şeyi bu doğrultuda yapıyor, bunun tek bir nedeni yine  gelişen insan istekleri ve artık bunu karşılayabilecek  ham maddenin azalması ve aynı zamanda insan nüfusunun artması, bu nedenle dengeler değişime maruz kalıyor. Bir yandan bu yüzyılda bunun biraz daha hızlanması için çeşitli subliminal dünyalar yaratılıyor, aksi takdirde bununla başa çıkamadıkları zaman küresel bir kırılma kaçınılmaz bir gerçek.

Sistemin kurucuları bunu ilk yapım aşamasında zaten farkındalardı. Çalışmalara bu farkındalık ile paralel olarak başladılar.

Yaşayalım ve görelim!


Bir ülkede fakirlerin bebeklerinin içeceği sütü, zenginlerin köpekleri içiyorsa o ülkede kapitalizm hakimdir. 

- Paul Samuelson

imza :