8 Mart temelinde kadınlığı savunduğu düşünülse de aslında kadına verilmeyen verilmek istenmeyen haklarının farkındayız dendiği bir gün. Bence sadece bir tek güne bırakılarak hayatın tümünün maalesef mücadele ile geçmesini temsil ediyor.

Kadın, Anadolu’nun ve hatta insanlık tarihinin kuruluşundan bu yana süregelen bastırılmış sosyal, kültürel ve ekonomik açıdan haklarını savaşmadan alamayan bir ataerkil dünyasında mücadele ediyor.

Hâlbuki kadın, toprak ananın üretkenliği gibi dünya üzerinde çoğalmayı ve çoğaltmayı sağlar.8 Mart buram buram kadın kokan, en kıymetli ve kadının bir gün dahi olsa sesinin çıkmasını sağlayan büyük küçük hayatımızdaki yerinin doldurulamayacağını hatırlatıldığı en özel günlerden biridir. 8 Mart kutlanması ve dünya da ses getirmesinin altında birden fazla olay yer alsa da hepsinin bir tek anlamı var, o da; ‘’kadın hakları! ’’

8 Mart’ın kadın için anlamı; kişiliği, benliği, toplumdaki statüsü, evindeki saygı ve sevgiyi tam anlamı ile alabiliyor olmasıdır. Toplumun anladığı gibi hediye veya çiçek almak değildir 8 Mart’ın anlamı. 

Her gün her sene kadınları konuşmak hayatımızda neyi değiştiriyor demeden yılda bir gün bile olsa kadının anlamını ve varoluşun yegane temeli oluşunu unutmadan unutturmadan devam etmesidir.

Burada aklımda olan cinsiyet ayrımcılığı değil tabi. Âmâ düşünsenize erkek ve kadın arasında toplumsal savaşın atasözleri bile oluşu ne acı.

·         At ile avrada inan olmaz.

·         Avradın kazdığı kuyudan su çıkmaz.

.         Kadın kısmının saçı uzun olur, aklı kısa.

Her ne kadar kadınlar hakkında sevimsiz bu atasözleri söylenmiş olsa da kadın her zaman ve her toplumda baş tacı edilmiş, fakat zamanla kadına dayatılan güç savaşları kendi içindeki gücü gösterebilmesi için toplumsal baskılarda mücadele etmesi gerekmiştir.

Bir kadın olarak özellikle meslek hayatımda, sosyal medya alanında  fark ettim ki  biz gerçek anlamda üreten, zorluklara göğüs geren, sorunun içinde çözümü bulan. Aynı zamanda kadınlığın hakkını veren, anne olan, eş olan, hayat veren ve hayat bulduran, elinin değdiği yere bahar getiren, bahçeler sunan kişileriz.

Kadının olmadığı yerde hayat olur, olur pek tabi ama kadının olduğu gibi olmaz!

Kadınlara dayatılan bu güçsüzsünüz düşüncesini atın içinizden beyninizden. Bir şeyleri yapamayacağınızı hissettiğiniz o anda hepimizin içinde aslında var olan o ‘’yaratma’’ gücünü kendiniz için kullanın.

8 Mart gibi bir gün için hayatını ortaya koyan, mücadelesini bırakmayan, kadın olmayı savunan kadınları ve elbette Atatürk gibi eşsiz bir önderiniz olduğunu unutmadan yola  parlayarak devam edin.

Şimdi aynaya bak ve gördüğün kadının gözlerinin içindeki güce gülümse:)

Günümüz her daim kutlu olsun!