Hayatlarımız ne kadar stabil ilerlese de aslında bundan içten içe şikayet ederiz, bizi kavrayacak bir değişimin olmasını isteriz, realiteye karşı en bilinçsiz varlık ne yazık ki insandan başkası değildir.
Değişim için değişmek, kendi değişimi için insanları değiştirmeye neden olur. Toplumsal zorunluluk ve diğer saçmalıkların hepsi dayatmacı, saygısız bir toplumsal erozyondan başka bir şey değildir.
Bulunduğumuz dünya düzensizlik üzerine inşa edilmiş sürekli işleyen bir fabrika gibidir, insanlar bu fabrikadaki kesimhane tavuklarından başka bir şey olamaz, toplumun kültür diye benimsediği düşüncelerin geneli başka toplumların pisliklerinden oluşmaktadır insan doğası gereği çirkinliği daha çok sever ve bunu hemen kendi kafasına göre benimser, ailesinden başlayarak toplumu bitirecek değişime neden olur.
Unutulmaması gereken konu toplumun geneli, kafası yerine başka bir organıyla düşünüyor ise o toplumu zehirli düşünceler ile manipüle etmek daha basittir.
Bu yüzden toplumun genç bireyleri bilinçli olmak zorundadır eski dayatmacı düşüncelerin ne kadar çürük ve iğrenç olduğunu anlamak genç nesillerin bulunduğu devrin yapısına göre kafasında şekillenecektir.
Bu sürekliliği bozmak gençlerin işidir, çünkü babaların günahlarını çocuklar çekmek zorundadır.