Bağışla ve Sev
  Kavganın ve küskünlüğün kazananı yoktur. İki tarafta kaybeder, hem kavgayı hem de yaşanılacak o paha biçilemez duyguları!

 Küçük bir çocuğun hislerini ifade etmesi ve bunu hissettirmesi çok kolaydır, çünkü çok doğaldır. Rol yapamaz ve ne düşünüleceğini umursamaz. Sadece ne hissediyorsa onu yapar. Sevindiğinde ağız dolusu gülümser, üzüldüğünde bir anda dudaklarını titreterek kolayca gözyaşlarını akıtır ve kızdığında öfkesini olduğu şekliyle tüm öfkesini özgürce gösterir. Duygularını saklamaz ve saklamaya gerek duymaz.

Büyüdükçe bu doğal duygu ifadelerimiz yerini ifadesizliklere ve içe dönmeye yöneltir bizi. Çünkü diğer insanların nasıl düşünüleceğini düşünmek bizim duygularımızı özgürce yaşamamıza engel olur. Kendimizi daha güçlü hissedebilmek için, duygularımızı içimizdeki çocukla birlikte saklar ve ifadesiz zırhlarımızı giyeriz. Böylece kendimizi korumaya alırız ve öyle olduğunu düşünürüz. Aslında hayatı ne kadar zorlaştırdığımızın farkına bile varmadan…

Bu durum özellikle ikili ilişkilerde kendini daha fazla hissettirir. Daha güçlü, daha kazanan taraf olmak için çabalar dururuz. Böylece birbirlerine öz kişiliğini göstermeden yaşanan yorucu ve samimiyetsiz bir sürü ilişki ile karşılaşırız. 

1 olmayı denemek yerine zıtlaşıp birbirini neden uzaklaştırır insan? Haklı olmak için mi? Sanırım evet ... 

Tam aksine kavganın ve küskünlüğün kazananı yoktur aslında. İki tarafta kaybeder, hem kavgayı hem de yaşanılacak o paha biçilemez duyguları!

Aslında birbirine sımsıkı sarılmak 1 olmak varken, o güzel duyguları paylaşmayı bir kenara atıp ifadesiz zırhlarımızı kuşanıp kendimizi koruma kalkanımızın içine alırız. Buradaki tek derdimiz haklı olmaktır çoğu zaman. Belki de atalarımızdan bize miras kalan savaşçı ruhumuzun dışa vurmasıyla kendimizi koruma duygusudur?

Fakat o içimizde hiç büyümeyen çocuk böyle düşünmez. Bazen onu dinleriz bilmeden ve o zaman hayat bir o kadar kolaylaşır ve bulutlar dağılıverir. Tabi genellikle içimizdeki çocuğu büyüdükçe unuturuz, onu saklarız çok derinlere.. Onu açtığımızda sanki bize zarar verecekler savunmasız kalacakmış gibi hissederiz. Bu düşünceler bize çocukluğumuzu kilitli kapılarda saklamayı öğretir.

Ukraynalı heykeltıraş Alexder Milov “AŞK” heykeli için şunları söylemiştir ; bu kompozisyon bir kadın ve bir erkek arasındaki çatışmayı ve iletişimsizliği gösterir. İçimizdeki çocuklar ise karanlık çökünce parlar ve birbirine dokunmaya ve iletişime geçmeye çalışır. Eğer; telafisi imkânsız bir hata değilse “Bağışla ve sev” demiştir.

İşte tam da bu yüzden hatırlamamız ve unutmamamız gereken ne zaman içimize o karanlık ve çıkmaz duygular çökse, derinlerdeki küçük çocuğu olduğu yerden çıkartıp ışığından faydalanmanız gerektiğidir. Her ne kadar kendinizi savunmasız ve güçsüz gibi hissetmiş olsanız da aslında ışığınız size olduğunuzdan daha fazla güçle geri gelecek ve sizi daha da parlatacaktır. 




Ctrl
Enter
Hatalı bir Yazımı gördünüz?
yazıyı seçip Ctrl+Enter basarak yönetime bildirin.

Yorumlar

Yorum yaparak sizde etkileşime katılın.
Nevin
Nevin
10 Temmuz 2022 22:56
Beğendin mi? Evet 2 Hayır 0

İçimdeki çocuğu hep yaşatıyorum kimsenin onu öldürmesine izin vermeyeceğim….

muhteşem😍 artık içimdeki çocuğu daha fazla dinlemeyi deneyeceğim👏❤️

İçimizdeki çocuğu bizi aldatan insanlar öldürür ne zaman ki biz onları affederiz o yeniden yaşamaya başlar, bağışlamanın en kolay yolu da size kötülük yapan kişinin çocukluk halini hayal edip onu affetmektir .


king
king
11 Temmuz 2022 00:37
Beğendin mi? Evet 2 Hayır 0
Nevin,

hızını alamamışsın yoruma eklemeler yapmışsın çok güzel.. sana katılıyorum içimdeki çocuğu kimse öldüremez.


Venüs,

Yazılarını büyük bir keyifle okuyorum çok teşekkürler.

Venüs
Venüs
11 Temmuz 2022 07:41
Beğendin mi? Evet 0 Hayır 0
Nevin,

Yaptığınız içten ve çok samimi yoruma sonsuz teşekkürler 🙏🏻

Son paragrafındaki düşüncelerini gerçekten çok beğendim. Teşekkürler 

king,

Yorumunuz beni mutlu etti. Çok teşekkürler.

Mars
Mars
21 Temmuz 2022 12:53
Beğendin mi? Evet 2 Hayır 0

İçimizdeki çocuk. Beynimdeki çocuk. Ruhumdaki çocuk ben ben yapan her yerim çocuk. Evet içimizdeki çocuğu unutuyoruz çünkü hayatın telaşı bize biçilmiş rollere, dayatmalara, zorunluluklara karşı duracak gücü kaybetmiş olduğumuz zamanlar çoktur. Ama bir gücü farkettiysek kendimiz de o çocuk sayesindedir. O güçsüz görünen saf görenen çocuk o kadar güçsüz değildir dediğiniz gibi özgürce yaşamamıza engel olan duyguları saklamak. O duyguları o çocuk gücüyle kendine güveniyle açığa vurur. Ama zamanla o çocuğu güvensizleştiten, korkutan, yalnızlaştıran şeylerin çokluğuyla unutur gücünü. İçimizdeki çocuğu hatırlattığın için teşekkür ederim ☺️

Venüs
Venüs
22 Temmuz 2022 07:34
Beğendin mi? Evet 1 Hayır 0
Mars,

Bu çok kıymetli duygular, zaten biziz. Fakat senin de dediğin gibi hayatın bize biçtiği roller ve dayatmalar bu duyguları bazen de olsa bastırma mızı sağlıyor. Baskılamadan içimizden geldiğince, hakkını vererek duygularımızı yaşamamız dileği ile..🙏

Jüri Türkiye » Makaleler » Bağışla ve Sev